HIDRELLEZ
HIDRELLEZ
Geçen hafta arkadaşım,arkadaşımın annesi ve ben, Kağıthane Sadabad Sahnesinde oynayan Hıdrellez oyununa gittik.İnsanları ben davet ettiğim için oyunu seçerken çok titiz davranmıştım.Eğlenceli, hareketli, hem gençlere hem de 40 yaş üstüne hitap eden bir oyun olsun istiyordum. Bloglarda araştırdım ve gitmediğim oyunlar arasında bana en sıcak gelen oyun "Hıdrellez" oldu.
Hıdrellez, aynı ülkede yaşadığı halde, kendisi gibi olmayanı anlamak için yeterli çabanın gösterilmediği bu toprağın insanına, Meriç Nehri kıyısında yaşayan Romanlar aracılığıyla içeriden bir ayna tutuyor. Oyunun daha en başında “derisinin renginden bile utanan” insanların içine çekiyor izleyicileri. Hemen ardından Bulgar Çingenesi Tilke teyzenin hikâyesine ortak oluyoruz. Babasının ölümünden sonra annesi yoksulluğa daha fazla dayanamayıp kardeşi Zühre’yi de alarak göçün yolunu tutmuş. Gelmişler yerleşmişler Türkiye’ye. Kardeşi Zühre, buradaki yaşama daha fazla dayanamayıp kaçıp gitmiş ve zengin bir adamla evlenip ait olduğu yerlerin adını bile unutmuş. Tilke teyze, yıllarca hasta annesine bakmış, o öldükten sonra evlenmiş; bir kızı olmuş. O da kendi kızını Tilke teyzeyle bırakıp Zühre’nin yolunu tutmuş. Annesini, kızını terk etmiş. Seyyal ve Tilke teyze böylece yaşayıp giderken bir gün Zühre çıkıp gelir. İki üniversite bitiren öğretmen oğlu, darbe sonrasında vatan haini ilan edilince, onu Tilke teyzenin yanına bırakmak ister. Böylece Ender, bu anneanne ve torunun yanına yerleşir.
Dedikodu, müzik, suç, aşk ve küfrün iç içe olduğu, “Hıdrellez”in umudu temsil ettiği hikâyede Ender ve Seyyal’in imkânsız, hüzünlü aşkı ele alınıyor ama oyunun başından itibaren mizah en önemli unsur. Oyunda bir dönemin siyasi acıları işlenirken diğer yandan güncel olaylara da atıflar var. “Çapulcu” ve biber gazı esprileri ile Başbakan’a yapılan eleştiriler dikkat çekici. Bu güncel ve politik göndermeler, ‘dışarıdaki hava’nın da etkisiyle alkışla mukabele görüyor. 12 Eylül sonrasını anlatan oyunun sıcak güncel gelişmelere kısa sürede ‘ayak uydurması’ dikkatlerden kaçmıyor.
Müzikleri Balık Ayhan yapmış.Oyuncuların özellikle de baş roldeki kızın dansı çok iyiydi.Onlara çok özendim ve Roman dansı eğitimi alma gibi bir hedef belirledim. Özellikle son sahnelerde kendimi sahneye fırlamamak için zor tuttum.
Sahne tasarımı ve elbiseler de çok başarılıydı.Sahnede resmen ufak bir sokak görüyorsunuz.Elbiseler hem çok renkliydi hem de renkleri birbiriyle çok uyumluydu.
Perdeler kapanmadan mutlaka izlenmesi gereken oyunlardan bir tanesi...
0 yorum